15 Eylül 2011 Perşembe

Bir şeyler işte...

3 aydır yoktum buralarda, aslında dün bir şeyler karaladım ama kaydete tıkladığım halde-ki zaten gerek yok otomatik olarak kaydeder normalde- uçtu gitti. Eğlenceli bir yazıydı ki aslında boktan bir ruh hali içindeyim. Uzun zamandır huzurumu sağlamış haldeydim son zamanlarda canımı sıkan çok şey oldu.

Son zamanlarda hayat bana bir kaç yeni şey öğretti. Bunlardan ilki kimseye güvenmemek gerektiği. Bunu yeni öğrenmedim gerçi, sadece pekiştirdim.

Kendi hayatımla ilgili detaylardan çok başkalarına değineceğim aşağıda. Zira bazen kendimden çok başkaları için üzülen biri olabiliyorum, bu üzüntülerim esnasında ne mi öğrendim?

İkinci öğrendiğim şey aslında genel olarak doğru kabul edilen "Gerçekten istersen başarırsın." klişesinin kocaman bir yalan olduğuydu, hayat adil olmanın kıyısından bile geçmiyor.

Bir arkadaşım Yüksek Lisans'a başvurdu. Geleceğini ona bağlamış resmen ve gireceğinden hem o hem biz %100 emindik. Adam inanılmaz donanımlı, 3 dili anadili gibi konuşuyor hatta bir kaç tane de giriş seviyesinde konuşabildiği dil var. Çalışkan, eğlenceli ve zeki. Ancak kabul edilmedi, torpil yine işledi zira girebilenlerden hiçbirinin über zeka olmadığına eminim.

Uzun süredir çocuğu olsun diye doktor doktor dolaşan bir arkadaşım en sonunda çok pahalı bir yöntemi denedi. Bu yöntem kolay kolay karar verilecek bir yöntem değil, her insan kabul etmez. Bunun sonucunda ise yine çocuğu olamayacağını gördü.

Hayatı bir türlü düzene girmeyen bir arkadaşımın annesi bugün kalp krizi geçirdi....

Tüm bunlardan çıkardığım sonucu yukarda yazdım.

Bir kaç ay önce birini görmüştüm. Tek başına, tekerlekli sandalyede otobüs bekleyen bir adam. Kimbilir etrafına bakarken ne hayaller kuruyor, sağlıklı olmak, dimdik durmak, ailesi ve çocuklarına kol kanat germek istiyor. Belki de dünyanın en kötü yürekli, iğrenç insanı. Ancak yırtık ayakkabılarını görünce dedim ki dünyanın en iğrenç insanı da olsa hakkıdır.

Herkes sıkıntılardan geçer, başkalarınca önemli ya da önemsiz görünen dertlerle boğuşur ama ne yazık ki bazıları var ki onlar gerçekten çok daha fazlasına göğüs germek zorunda. Ve ne yazık ki gerçekten çok istesek de istediğimize kavuşamayabiliyoruz. Ben "Hayırlısı" "Kısmet" gibi yapmacık sözlerden hoşlanmam, kuru bir kadercilik, sırf teselli etmek için sarf edilen sözler ne yazık ki moral de vermiyor, durumu da düzeltmiyor.

Kısacası dönüp dolaşıp aynı noktaya varıyoruz. Hayattan adil olmasını bekleme, sadece içinde bulunduğun anın tadını çıkarmaya bak, ne kadar koruyabileceğin meçhul zira...

8 yorum:

  1. "Gerçekten istersen başarırsın."
    bir daha bunu bana ciddi ciddi söyleyen olursa bütün saygımı bir kenara bırakıp onu döveceğim. En acısı da sende elinde şeyler yüzünden hayata 3-0 önde başlayan kişi ya da kişilerin karşına geçip de her şeyi kendileri başarmış gibi "İnan. Yeter ki inan" demesi. Sövüyorum. Ama sayfana saygımdan bu sefer içimden :D

    YanıtlaSil
  2. İşte benim kafadan biri.
    Dostum burda istediğin gibi sövebilirsin, bilirsin benim ağzımdan da genelde bal damlamaz:D Aptal kişisel gelişim mavraları, böyle gaza getirici cümleler. Hepsi palavra.

    YanıtlaSil
  3. Bir şarkı var ya, hayat acımasız soğuk ve zalim, haksız ve hain bazı insanlara. Olmayınca olmuyor... Ama umut etmekten başka çare yok elimizde. Yoksa yaşanmaz.

    YanıtlaSil
  4. Hiç hoşlanmam Rafet'ten ama doğru demiş.
    Aman ne bunalım olduk yahu:)

    YanıtlaSil
  5. Ben yine de bu kadar karamsar değilim be hatun. Hayır bunalıma girdiğimde çıkmam epey bir zor oluyor ve hiç bir teselli para etmiyor ama şu an bunalımda değilim ki nefret ettiğim Pollyanna yerine bile konsam umursamam :D
    İnanmak başarmanın yarısıdır derler ya, yok işte teoride öyleyse bile pratikte değil, ben de bunu çok tecrübe ettim ama yine de umut etmekten kendimi alıkoyamıyorum çünkü aksi bir durumda boşluğa düşmüş amaçsız biri oluyorum.
    İnsanlara güvenme konusunda da hep hayal kırıklığına uğrayıp o sinirle bir daha asla güvenmem deyip güvenmeden edemedim işte.
    Yani aslında epey çelişkilerle doluyum. Mesela en iyimser ruh halimde bile insanların istisnasız hepsinin kötü olduğunu düşünüyorum sonuçta herkesin zaafları var. Kötü oldukları konular farklı da olsa benim düşüncelerim değişmiyor. Buna rağmen ben kendimden çok başkalarını düşünüyorum, yardım etmeye gelince herkesin yardımına koşuyorum ama ihtiyacım olduğunda bütün kapılar yüzüme kapanıyor. Yine de yine de insanlardan umudumu kesmiyorum. Ne kadar salakça dimi?
    İçimi döktüm, sana faydası dokunmasa bile, bazen çok boş konuşabiliyorum ^^"

    YanıtlaSil
  6. Bu yazı yanıltmasın ben de bunalımda değilim, sadece arada efkarlanıyor "Doldur be meyhaneci" deyu şahlanıyorum^^
    En iyimser ruh halimde ben de öyle düşünüyorum, hatta iyi görünen insanların diğerlerinden de kötü olduğunu düşünürüm genelde. Siyah ve beyaz diye ayırmam insanları herkesin iyi ve kötü yönleri vardır.
    Hala umudunu kesmediğin için şaşıyorum o halde, gerçekten de çelişkilerle dolusun. Polyanna mısın tam tersi mi çözemedim^^
    Boş konuştuğunu düşünmüyorum, benim yazımın da kimseye faydası olmadı aslında ama karşılıklı içimizi döktük, fena mı?

    YanıtlaSil
  7. Ayy varya, yazini okudum off be benim gibi düsünen birileri varmis diye düsündüm ve yorumlara bakinca yalniz degilmisiz :)
    su inaniran basarirsan meselesi varya, cok idealist bir düsünce ve resmen birseyi basaramadigim zaman demekki ben yeterince inanmadim ve bunun icin yeterince caba sarf etmedim düsünmeme sebep oluyo ve buda dogal olarak moralini daha cok bozuyo insanin :(
    Ama ben sunu gördüm ki bazi kapilar bazi insanlara acik, bazilarina ise kapali, bunu kabul etmek cok zor ama bazen böyle iste :(
    Gerci belki ilerde farkli tecrübeler ederiz ve düsüncelerimiz degisir, belli olmaz???

    YanıtlaSil
  8. Bazı kapıların sadece belli insanlara açık olması çok acı bir düşünce aslında. Biraz pessimist bir bakış açısı ama yalan da değil bence, katılıyorum.
    Yine de umarım düşüncelerimiz ilerde değişir dediğin gibi:)

    YanıtlaSil