11 Kasım 2010 Perşembe

Okumak Güzeldir Mimi



Uzun zamandır yazamıyorum bloga, aslında aklımda bir ton konu var ama laptopun başına geçip de yazmak çok zor geliyor. Nette bir kaç tur atıp hemen filmlere gömülüyorum. Sessizliğimi bozan sevgili Düş Bahçesi'nin mimi oldu, madem dedim arkadaşımın aklına gelmişim, mimlemiş beni, tez elden cevaplamak gerek. Önce mevzu nedir öğrenelim bakalım.

Mim Konusu: Kitaplığınızın karşısına geçin. Gözlerinizi kapatın. Derin bir nefes alın. Elinizi kitapların üzerinde gezdirin ve birini seçin.

Şimdi gözlerinizi açın. Bir kitap seçmiş durumdasınız. O kitabı satın aldığınız -hediye gelmiş de olabilir- anı hatırlamaya çalışın. İlk kez okuduğunuzda neler düşünmüştünüz, hatırlayın.

Şimdi sayfaları şöyle hızlıca bir dolanın ki, kitabın kokusu burnunuza gelsin. Evet, ne güzel bir koku bu^^

55. sayfayı bulun, sayfayı tekrar okuyun. Sayfadan bir paragraf seçin ve mim konusu olarak bunu blogunuza yazın. Daha sonra siz de arkadaşlarınızdan üç tanesine cevaplamaları için gönderin.

---

Şimdi gelelim benim seçtiğim kitaba. Şanslıyım ki çok sevdiğim bir kitap geldi elime. Aslında illa ki sevdiğim bir kitap gelecekti çünkü daha az sevdiklerim annemlerin evinde, burda dönüp dolaşıp tekrar okuduklarım var. Günün talihlisi ise bence en başarılı Türk klasiklerinden tadına doyulamayan Kürk Mantolu Madonna. Yazarı ise talihsiz bir şekilde erken kaybettiğimiz Sabahattin Ali. 55. sayfa da şansıma öyle bir paragrafa sahipmiş ki, daha iyisi olamazdı sanırım. Eh artık buyrun, okuyun.

Kürk Mantolu Madonna ( Sabahattin Ali) 55. sayfadan:

"Büyük salonun kapıya yakın bir duvarının önünde birdenbire durdum. O andaki hislerimi, bilhassa aradan bu kadar seneler geçtikten sonra, anlatmama imkan yok. Yalnız orada, kürk mantolu bir kadın portresinin önünde, mıhlanmış gibi durduğumu hatırlıyorum. Resimleri seyredip geçenler, beni vücutlarıyla sağa sola itiyorlar, fakat ben olduğum yerden ayrılamıyordum. Bu portrede ne vardı?.. Bunu izah edemeyeceğimi biliyordum; yalnız, o zamana kadar hiçbir kadında görmediğim garip, biraz vahşi, biraz mağrur ve çok kuvvetli bir ifade vardı. Bu çehreyi veya benzerini hiçbir yerde, hiçbir zaman görmediğimi ilk andan itibaren bilmeme rağmen, onunla aramızda bir tanışıklık varmış gibi bir hisse kapıldım. Bu soluk yüz, bu siyah kaşlar ve onların altındaki siyah gözler; bu koyu kumral saçlar ve asıl, masumluk ve iradeyi, sonsuz bir melal ile kuvvetli bir şahsiyeti birleştiren bu ifade, bana asla yabancı olamazdı. Ben bu kadını yedi yaşımdan beri okuduğum kitaplardan, beş yaşımdan beri kurduğum hayal dünyalarından tanıyordum. Onda Halit Ziya'nın Nihal'inden, Vecihi Bey'in Mehcure'sinden, Şövalye Büridan'ın sevgilisinden ve tarih kitaplarında okuduğum Kleopatra'dan, hatta mevlit dinlerken tasavvur ettiğim, Muhammed'in annesi Amine Hatun'dan birer parça vardı. O benim hayalimdeki bütün kadınların bir terkibi, bir imtizacıydı. Yabankedisi derisinden bir kürkün içinde, gölgede kalmasına rağmen donuk beyaz rengi belli olan küçük bir boyun parçası, hafifçe sola dönmüş, beyzi bir insan yüzü vardı. Siyah gözleri anlaşılmaz, derin düşüncelere dalmış gibi yere bakıyor, adeta bulamayacağından emin olduğu bir şeyi son bir ümitle aramak istiyordu....."

Şanslı isimler kim olsun bilemedim yahu, blogspotta neredeyse herkese geldi bu mim, wordpress ahalisini çok mimledim kızcaklar bana^^ Şu ara herkes meşgul zaten yazmıyor kimse. O yüzden isteyen üzerine alınsın bu mimi diyerekten sıyrılıyorum bu dertten.

6 yorum:

  1. Okumamıştım bu kitabı... Ne muhteşem bir üslup... Bayıldım ;) Hemen edinmeliyim Kimbapcım :)

    Teşekkürler ;) Öperim, muç muç ^^

    YanıtlaSil
  2. bence de okumalısın canım, en sevdiklerimdendir. üslubu ayrı, hikaye ve karakterler ayrı başarılıdır. vurucu cümleleri de cabası, elinde bir kalemle oku, çünkü bir köşeye not almak isteyebilirsin^^
    ben teşekkür ederim mim için:))

    YanıtlaSil
  3. Kim'cim, istesen olmaz bu tesadüf. 55. sayfa da tam kalbiymiş yahu.
    Ah, annesine benziyordu o kürk mantolu kadın :) (Bu cümleyi okuyanlar kitabın sonunu anlattığımı sanacaklar, hahaha)

    YanıtlaSil
  4. Kimbap, valla yine aklımı okumuşsun! Senin bu yazını okumadan önce bir kitap tanıtımı da ben yapmıştım. Gerçi 55. sayfadan değil ama, kitaptan bir pasajı ben de ekledim. o yazıyı senin mimine bir cevap olarak kabul et, olmaz mı şekerim? ^_^

    Ayrıca Kürk mantolu Madonna ne güzel kitaptır. Raif bey ne nahif bir adamdır. Benim de çok sevdiğim, su gibi okunan kitaplardan, en güzel aşk öykülerinden biridir bu eser...

    YanıtlaSil
  5. valla bu'cum sayfayı açınca ben de çok şaşırdım, hatta emin olamayıp "acaba gerçekten doğru yerde miyim" dediğim oldu^^
    ne güzel kitaptır yahu, yine okuyasım geldi bak:)
    sonu da ayrı bombaydı hani^^

    YanıtlaSil
  6. o süper o zaman hikarucum, kabul etmez miyim hiç cevap olarak. yeni yazı yazdın demek, yoktun ne zamandır ben de bir dürtecektim ne oldu deyu^^

    kitaba dönersek, klasikler içinden bu kadar şahane bir şey çıkmasını beklemezdim. okuduğum anda aşık oldum ve o gün bugündür başucu eserlerimden. büyük bir dostoyevsky manyağı olarak ona benzer bir üslubu olduğu için daha da sevmiştim bu kitabı.

    YanıtlaSil